İrtibatı Koparmayalım!
alıp yürümek deyimi
(1) kısa zamanda çok ilerlemek, yayılmak, artmak, çoğalmak. örnek: Bahçedeki zararlı otlar aldı yürüdü. (2) (biri) kısa zamanda çok ilerlemek, üne ya da varsıllığa ermek. örnek: Adam aldı yürüdü, yakında iyice ilerler.
- dili uzamak
- gözlerinde şimşekler çakmak
- yer demir gök bakır
- ha hoca ali ha ali hoca
- ana baba eline bakmak
- yolunu bulmak
- almazsın satmazsın, pazarda işin ne
- emek vermek
- çengelde kokmuş etim yok
- baş gelmek
- hava basmak
- akla zarar
- dalgaya düşmek
- tel çekmek
- kafese girmek
- heyheyleri tutmak
- diyalog kurmak
- yatırım yapmak
- nerede akşam orada sabah
- adını ...e çıkarmak
- dürbünün tersiyle bakmak
- aklı fırtlamak
- darda kalmak
- felekten bir gün çalmak
- akını bokuna karıştırmak
- elinden gelmek
- eli dursa ayağı durmaz
- dışarı atmak
- der oğlu der
- dişinden tırnağından artırmak
- avuç içi kadar
- dayak düşmanı
- sabrı taşmak
Son Sorgulanan Deyimler
Deyim
Anlamı
(1) kısa zamanda çok ilerlemek, yayılmak, artmak, çoğalmak. örnek: Bahçedeki zararlı otlar aldı yürüdü. (2) (biri) kısa zamanda çok ilerlemek, üne ya da varsıllığa ermek. örnek: Adam aldı yürüdü, yakında iyice ilerler.
bir konunun istediği gibi sonuçlanması için gücünü kullanmak. örnek: Bakan, ağırlığını ortaya koymak istemedi.
(1) çok dikkatsiz olmak. örnek: Allahlık biri, burnunun ucunu görmekten yoksun. (2) sarhoşluk nedeniyle bastığı yeri bilmemek, çok sarhoş olmak. örnek: Lokantadan çıktığında burnunun ucunu görmüyordu, eve nasıl gitti acaba?
argo elinde bulunanı, parasını, malını boşu boşuna harcamak, kumar, içki gibi şeylerle heba etmek.
ortada görünmemesi gereken kişi, kimseden çekinmeden ortalıkta dolaşmak.
(1) güç bir duruma düşüp davranışlarıyla utandığını belli etmek, utanıp sıkılmak. (2) bir şey söylerken utangaçlık, sıkılganlık ya da kibarlık davranışlarında bulunmak.
(1) ayrıntılara yer verilmeyen, parçaları arasında uyum bulunan, dağınık olmayan, örnek: Ona derli toplu bir yanıt vermeliyiz. (2) düzenli, örnek: Artık derli toplu bir yaşam istiyordu. (3) düzenli bir biçimde, örnek: Düşüncelerini derli toplu söylemeye çalışıyordu.
(1) çamaşırı, kirli bir suda yıkayıp uygun olmayan bir yerde kurumaya bırakmak. (2) bir işi özensiz, üstünkörü yapmak.
Bir konu üzerinde herkesin istediği gibi, rastgele konuşması ve bu konuşmalardan bir sonuç alınamaması.?Ortalık kızıştı, her kafadan bir ses, kimin ne dediği anlaşılmaz oldu.?
(1) Ev ev gezmek, her eve uğramak. (2) Hemen her devlet dairesine başvurmak.?Kapı kapı dolaştı, ne var ki bir iş bulamadı.?
Yayın Ağımız
Bu listede yer alan sitelerimiz günlük hayatınızda gerek eğitim, gerek iş, gerek eğlence ve gerekse alışveriş konusunda yardımcı olmak için uzman ekipler tarafından hazırlanmaktadır.Eğitim Sitelerimiz
Eğlence Sitelerimiz
Rehber Sitelerimiz
Diğer Sitelerimiz
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2025
Sitemizin SEO çalışması Seo Uzmanı Zeze tarafından yapılmıştır.anlaminedir.com bir nerededir.com sitesidir.